top of page

İnternet Alan Adlarındaki Karıştırma / İltibas Durumu Marka Hakkı İhlâli Oluşturur mu?

Güncelleme tarihi: 18 Eki 2022

İnternet alan adlarının ve markanın genel hukuki izahı bu çalışmamızın dışında kalmakla beraber, uygulamada sıkça karşılaştığımız üzere bir ürün tanıtımından farklı olan sanal ortamda arama motorlarında öncelik alınmasına vesile edilmesi ve dahi tüketicinin yönlendirilmesine de imkan sağlamakta olan internet alanın markalar ile olan iltibas durumundaki haklarımızı tahlil edeceğiz.


Tescil ve ilan, markaya, herkese karşı ileri sürülebilir bir hak niteliği kazandırır. Bu mutlak nitelikteki bir haktır. Markayı kullanmak, markalı malı satışa ilk önce sunmak, alıcılara malın menşeini göstermek, markayı taşıyan malın kalitesini garanti etmek gibi haklar marka sahibine aittir.


Marka sahibi tescille birlikte markanın aynısının veya karıştırmaya yol açacak derecede benzerinin aynı veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmasını yasaklama konusunda münhasıran bir hak kazanır. Markanın sahip olduğu tanınmışlık, marka sahibi için korunması gereken bir değerdir. Hak sahibinin tescilli markası 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleri gereğince korumaya değer olup, hak sahibinin izni olmaksızın başka bir şahsın ticari unvan, işletme adı veya internet sitesi alan adı olarak kullanması mümkün değildir. İnternet alan adlarının sanal olması ile ürünlerinizin somut ve gerçek hayata ait olması gerekçeleri ile farklı düşünmeyi gerektirecek bir ayrım yoktur. Ticaretin günümüzde sanal ortamda ve mesafeler üzerinden çoğunlukla yapıldığı günümüz hayat gerçeğidir. Bu durumdaki hayatta maalesef gerçek somut ilişkilerde olduğu gibi imkanları kötü niyet veya ihmal ile kendi yararlarına kullanmak isteyen olabilmektedir. Ancak; hukuk düzeni de bu durumları öngörmekte ve düzenlemektedir.


6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 29. maddesinde markaya tecavüz eden teşkil eden fiiller tek tek sayılmıştır. Ve yine devamı olan hükümler kapsamında hakkı ihlal edilen bu eylemin sonlandırılmasını isteyebilmektedir. Bilindiği üzere 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 7. maddesinin 3. fıkrasının d bendine göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması hakkı münhasıran marka hakkı sahibine aittir. Bu durumun ihlali marka hakkına tecavüz eylemini meydana getirir.


İlgili kanunun 7. Maddesindeki hakların ihlal edilmesiyle birlikte marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek, aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması marka hakkına tecavüz olarak kabul edilir.


Velev ki; bir kimse bir hak sahibine ait olan markayı aynen alarak kendisine ait olan ürünlerin satışını yaptığı internet sitesinde alan adı olarak kullanmakta ise bu açık bir marka ihlalidir ve bunun sonuçlarını doğurur. İhlalde bulunan tarafın hak sahibine ait olan markayı internet sitesi alan adı olarak kullanması yukarıda belirttiğimiz hukuka aykırılıklara meydan vermektedir ve o kimse haksız bir yarar elde etmektedir. Ancak aynı zamanda olasılıktır ki bu markaya güvenip ilgili siteden alışveriş yapan tüketicilerin kaliteden yoksun ürünler sebebiyle tarafınıza ait marka üzerinde olumsuz izlenimleri doğacağı açıktır.

Bilindiği üzere sayılı 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 29. maddesine göre Davalı tarafın sürdürdüğü bu haksız fiil marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmaktadır ve yine aynı kanuna göre bu fiiller yasaklanmıştır.


Madde 29- (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:

a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.

b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.

c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.

ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.

Madde 7- (3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:

d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.


Bunun yanında hak sahibinin marka hakkını ihlal eden karşı taraf, haksız rekabete girişmiş bulunmaktadır ve bu eyleme karşı hak sahibinin hakkını saklayan bir diğer madde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 56 hükmü ile düzenlenmiştir;

MADDE 56- (1) Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;

a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,

b) Haksız rekabetin men’ini,

c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,

d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,

e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.

(2) Ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de birinci fıkradaki davaları açabilirler, ancak araçların ve malların imhasını isteyemezler.

(3) Ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar da birinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davaları açabilirler.

(4) Bir kimse aleyhine birinci fıkranın (b) ve (c) bentleri gereğince verilmiş olan hüküm, haksız rekabete konu malları, doğrudan veya dolaylı bir şekilde ondan ticari amaçla elde etmiş olan kişiler hakkında da icra olunur.

Konunun yargı kararları üzerinden de tahlil edilebilmesi için aşağıda bazı kararlara özet olarak yer verilmiştir.

T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/4230E. 2017/6160 K. Karar Tarihi:14.11.2017

“Davacı vekili, “HOROZ” markasının 2000/10974, 2003/24983, 2009/41933 no ile müvekkili adına tescilli olduğunu, “www.horozlarevdeneve.com” ve “...” alan adları ile internet sitesinde müvekkilinin tescilli marka ve logolarının izinsiz kullanıldığını, bu kullanımın müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, tecavüz ve haksız rekabetin men’i, sonuçlarının ortadan kaldırılması, “www.horozlarevdeneve.com”“www.horozlarnakliyat.com” alan adlı internet sitelerinin ve sair tanıtıcı unsurların yayınlarının durdurulması, önlenmesi, internet sitelerine erişimin engellenmesi, tecavüz ve haksız rekabet eylemlerinin icrasında kullanılan her türlü tanıtıcı evrak, makina, araç, gereç, vasıtalara el konulması, imhası, imhası mümkün olmayanlardan “HOROZ” ibaresinin çıkartılması ile hükmün ilanını talep ve dava etmiştir. ………Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait markanın alan adı ve içerik olarak internet sitesi üzerinde kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının, davacı markasına yönelik “www.horozlarevdeneve.com”, “...” adlı internet sitelerinde alan adı kullanımının ve içeriğindeki “HOROZ” ibareli kullanımların marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespitine ve menine, anılan internet sitelerine erişimin engellenmesine, davalının tanıtım amaçlı “HOROZ” ibareli basılı evrak, tabela, broşür, reklam amaçlı kullanımların engellenmesine, kullanımlardaki “HOROZ” ibaresinin silinmesine, silinmesi mümkün değil ise, el konulmasına, el konulan kullanımların imhasına ve hükmün ilanına karar verilmiştir.”

T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/2499 E.2017/5286 K. Karar Tarihi: 12.10.2017

“Davacı vekili, müvekkili sirkete ait tanınmıs ''Dabur Amla'' markasının 03. sınıfta tescilli oldugunu, davalı sirketin müvekkili markasını ''www.daburamla.com'' ve ''www.daburamla.net'' adresli internet sitelerinde haksız ve hukuka aykırı bir sekilde kullandıgını, davalı sirketin, izni olmaksızın müvekkiline ait markayı taklit ederek haksız kazanç elde ettigini, davalının eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teskil ettigini ileri sürerek, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men'i ve ref'ini, ''wwwdaburamla.com'' ve ''www.daburamla.net'' adresli internet sitelerinin kapatılmasını talep ve dava etmistir. Davalı vekili, davanın reddini istemistir.

Mahkemece, davanın kabulüne, davalının eyleminin davacının tescilli markasından dogan haklarına tecavüz niteligi tasıdıgının tespitine, davalının ''www.daburamla.com'' ve ''www.daburamla.net'' alan adlı internet sitelerinde "daburamla" ibareli markasal kullanımlarının ve satıslarının durdurulmasına ve bu internet sitelerine erisimin kapatılmasına, hükmün ilanına dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıstır. Davalı vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmustur. Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin HUMK 440. Maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteginin reddi gerekir. (EK-11)


Marka hakkının ceza hükmü ile de korunduğu ve markanın bu yönü ile güçlü bir hak olduğu unutulmamalıdır. Bu hususun cezai yargılama da gerektirmesi nedeni ile aşağıda bir ceza mahkemesi kararına da yer verilmiştir.


T.C. Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2016/1815 E. 2017/8761 K. Karar Tarihi: 26.10.2017

“Dosya arasında bulunan 08.01.2014 havale tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere sanığın, katılan adına tescilli "tuzcuoğlunakliyat" adlı hizmet markasını, katılanın da aynı sınıfta tescili bulunmasına rağmen, internet sitesinin alan adı ile nakliyecilik hizmet sunumunda ve marka hakkına tecavüz teşkil edecek şekilde kullandığı, bu durumun ortalama düzeydeki tüketiciler üzerinde aldatıcı olabileceği, dolayısıyla sanığın eyleminin iktibas suretiyle marka hakkının ihlali niteliğinde olduğu gözetilerek sanığın mahkumiyetine hükmedilmesi gerekirken”


Yukarıda bir bölümleri verilen Yargıtay kararları da tescilli markaya tecavüz içeren eylemler halindeki tespitler dikkate değerdir. Bu yazımızın devamındaki seri yazı dizimizin diğer çalışmalarında da bu konularda ayrıntılı değerlendirmelerde bulunacağız. Fakat; bu konunun incelenmesinde kanaatimizce eksik bırakılmaması gereken ve yargı süreçlerinde de önem arz eden savunmalar yönü ile bir hususa değinmek gerekir ki o da ; “eskiye dayalı öncelik, önceden tescil ve kullanma” dır. Nitekim bir davada alınan bir bilirkişi raporundaki şu husus konuyu aydınlatmaktadır; "davalının alan adı tescilinin davacıların marka tescil başvurularından yaklaşık 5 yıl 11 ay ve 8 yıl 3 ay önce gerçekleştirildiğinden davalının alan adı ve alan adı içeriğindeki kullanımının davacılar adına tescilli markalardan doğan haklara tecavüz teşkil etmediği, davalının alan adı tescilinin davacıların marka tescil başvurularından yaklaşık 5 yıl 11 ay ve 8 yıl 3 ay önce gerçekleştirildiğinden davalının önceki tarihli alan adı ve içeriğindeki kullanımının davacılar adına tescilli markalar ile haksız rekabet oluşturmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı" şeklinde görüş bildirilmiştir. Bu doğrultuda karşı tarafın ilk kullanımının marka tescilinden eski olması durumunda bu bağlamda yapılan değerlendirmede de, ilgili marka ibaresini tescilsiz bir şekilde alan adı olarak kullanan kimsenin, bu kullanımının, marka tescilinden daha öncesine dayanması nedeni ile ve bu haliyle karşı tarafın öncelik hakkının bulunduğu kabul edilmektedir. (Yargıtay 11. H.D. 22/10/2018 tarih ve 2017/684 Esas-2018/6536 Karar sayılı kararı) Hak sahibinin daha sonraki tarihli tescil edilmiş marka hakkına dayalı olarak, bu durumdaki karşı tarafın öncelik hakkına dayalı alan adının terkinini ve siteye erişimin engellenmesini isteyemeyeceği, bu durumun marka hakkına tecavüz oluşturmadığı, aynı şekilde TTK'nın haksız rekabet hükümleri doğrultusunda yapılan değerlendirmede de gerek alan adında ve gerekse diğer faaliyetlerinde davalının öncelik hakkına dayalı kullanımı nedeni ile haksız rekabet koşullarının da oluşmadığı yargı kararları ile kabul edilmektedir. Diğer deyişle de; önceye dayalı hak sahibi olan kişi, markanın tesciline itiraz etmemiş ve yapılan tescil aleyhine hükümsüzlük davası açmamış olsa bile, tescilli marka hakkı sahibi, bu işareti önceden beri marka veya sair bir tanıtma işareti olarak kullanan kişiyi, bu tanıtma işaretini önceki kapsamı ile kullanmaktan men edemeyeceği, diğer bir deyişle; tescilli marka sahibi daha sonra bu öncelik hakkı bulunan kişiye karşı dava açarak onu bu işareti kullanmaktan men edemeyeceği yargı kararlarımız ile sabit hale gelmiştir. (Bkz. aynı yönde Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 2013/13243- 2014/3679 E.K. sayılı ilamı).


Yukarıda belirttiğimiz kararlar göstermektedir ki; uzun süre bir ibarenin marka şeklinde kullanılmış olmasında veyahut açıkça bir ihlale dahi uzun süre ile sessiz kalmanın hak sahibinin hakkını zedeleyeceği ve olası hak kayıplarına tescilin haklarını tam manada kullanamayacağına dair bir sonuç yaratacaktır. Bu yönleri ile tescilli marka hakkını hukuki manada korumak ve yaşatmak özel bir ilgi ve emek gerektirmektir.


Fikri Mülkiyet Hukuku hakkında "Telif Hakkı, Eser, Eser Sahipliği ve Telif Hakkı Sözleşmesi" ve benzeri konulardaki içeriklere ulaşmak ve Fikri Mülkiyet Hukuku Avukatı ile online görüşme ayarlamak için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz!



22 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page