Marka, Sınai Mülkiyet Kanunu’nda düzenlenen bir sınai haktır. Ancak Sınai Mülkiyet Kanunu’nda Markanın doğrudan tanımı yapılmamıştır. SMK m. 4’te marka olabilecek işaretler ve bu işaretlerde bulunması gereken özellikler belirtilerek dolaylı yoldan açıklanmıştır.
Doktrinde ise bu maddedeki unsurlar yorumlanarak farklı tanımlar ortaya koyulmuştur. SMK m.4 te sayılan markanın unsurları ve doktrindeki tanımlar dikkate alınarak markanın şu şekilde tanımlanması mümkündür: Marka, işletmelerin ürettiği ürünlerin veya sundukları hizmetlerin ayırt edilmesini ile tanıtımını sağlayan, işletme ile ürün veya hizmetler arasında bağlantı kurulmasına yardımcı olan, ayrı bir ticari değere sahip sınai mülkiyet haklarından olan, tescil edilerek ve yayınlanarak sahipleri tarafından herkese karşı ileri sürülebilen işaretlerdir.
Bu tanımdan yola çıkarak markanın dört adet unsuru olduğu sonucuna ulaşabiliriz. Buna göre marka; işaret, ayırt edici nitelikte olma, mal ve/veya hizmete ilişkin olma, sicilde gösterilebilir olma unsurlarından oluşur.
Tescilli ve Tescilsiz Marka
Türk hukukunda markanın tescili zorunlu değildir. Bir tescilsiz de olabilir. Markanın tescil edilmesi, önceden kullanılmayan markalar yönünden kurucu niteliğe sahiptir. Marka sahibi SMK hükümlerinin korunmasından yararlanmak istiyorsa tescil şarttır. Marka tescilsiz ise haksız rekabet hükümleriyle korunabilir. Haksız rekabet ile tüketicilerin aldatılmalarının önlenilmesi ve ticari rakiplerin birbirlerine karşı korunmaları sağlanmaktadır. Haksız rekabet, haksız fiilin bir türü olmakla birlikte ekonomik rekabetin hukuka uygun olmayan Şekilde ifa edilmesi olarak özetlenmektedir. Ticari işlerde haksız rekabete ilişkin uyuşmazlıklarında TTK (m. 54-63) uygulanırken, TBK (m. 57) ticari olmayan işlere ilişkin haksız rekabet eylemlerinde uygulanmaktadır. Haksız rekabet hükümlerine dayanılarak TTK m. 56 uyarınca haksız rekabete ilişkin tespit, men, haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması ve tazminat davaları açılabilmektedir. Bu durumun tek istisnası ise SMK m.6/3 te düzenlenmiştir. Bu düzenleme gerçek hak sahibini koruyan bir düzenlemedir. Buna göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir. Bu markalar yönünden tescil kurucu değil açıklayıcı nitelik taşımaktadır.
Tescilli marka, başvuru tarihinden itibaren on yıllık süre ile korunmaktadır. Bu sürenin bitiminde markanın koruma süresinin onar yıllık dönemler halinde yenilenmesi mümkündür. Tescilin yayınlanması ile marka sahibi markasının sağladığı hakları üçüncü kişilere karşı ileri sürmektedir. Hukukumuzda, serbesti sistemi kabul edilmiş olup, işletme sahipleri, ürettiği malları ya da sundukları hizmetleri markalayarak kullanmak zorunda değillerdir.
Marka Tescil Başvurusu
Firmalar veya kişiler marka tescili yaptırırken öncelikle Türk Patent Marka Kurumu'na başvuru yaparlar. Bunun için tüm belgelerin de eksiksiz bir şekilde hazırlanması gerekir .Belgeler Türk Patent Marka Kurumu'na teslim edilir. Türk Patent Marka Kurum'u başvuruyu değerlendirirken öncelikle şekli inceleme yapar. (SMK m.15). Bu incelemede SMK m.11 de öngörülen belgelerin tamam olup olmadığını, şekli eksiklik içerip içermediği incelenir. şekli eksiklik olmadığına karar verilirse, bu kez esastan incelemeye alınır. Esasa ilişkin incelemenin ilk ayağını mutlak tescil engelleri açısından (SMK m.5) yapılacak inceleme oluşturur. İnceleme sırasında mutlak red nedenlerinden birine veya birkaçına rastlanırsa başvuru reddedilecektir. Ancak burada belirtmek gerekir ki SMK m.20 uyarında Mutlak tescil engellerine dayalı redde başvuru sahibinin karara itiraz hakkı bulunmaktadır.
Marka Tescil Engelleri
SMK'da mutlak ve nispi red nedenleri olarak düzenlenmiştir. Yalnızca bu engellere takılmayan işaretler marka olarak tescil ettirilebilir. Mutlak red nedenlerinin kanunda (SMK m.5) yer alma sebebi; herhangi bir ayırt etme gücüne sahip olmayan, ticari hayatında herkes tarafından kullanılan, dolayısıyla herkesin kullanımına açık olan serbest işaretlerin veya mal veya hizmetin kalitesi, niteliği, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltan genel ahlaka, kamu düzenine ve dini değerlere aykırı markaların tescil edilmesini önlemek. Nispi red nedenleri (SMK m.6) ise marka olarak tescil edilmek istenen işaret üzerinde tescil başvurusundan önce hak sahibi olan kişilerin hakları koruma alınmaktadır. Bu nedenledir ki mutlak red nedenlerinde kurum re'sen hareket eder. Nispi red nedenlerinde ise ilgili kişiler yayıma itiraz ederler ise kurum harekete geçer.
Mutlak Red Nedenleri
Kural olarak marka başvurusunda bulunacak kişi marka olarak seçeceği işareti serbestçe belirleyebilir. Ancak bu serbestinin sınırları bulunmaktadır. Bu sınırlardan biri de mutlak red sebepleridir. Mutlak tescil engelleri SMK m.5'te sınırlı sayıda olmak üzere sayılmıştır. Bu nedenlerin sahip oldukları özellikler de dikkate alınarak marka başvurusu incelemesi sırasında Kurum tarafından resen dikkate alınan, sınırlı sayıda olan, kamunun genel menfaatini koruyan, herkes tarafından ileri sürülebilen, marka işaretlerinin serbest Şekilde seçimini sınırlandıran, varlığının tespiti halinde başvuru kapsamında bulunan mal veya hizmetler yönünden kısmen ya da tamamen red sebebi oluşturan nedenler olarak tanımlanması mümkündür.
Mutlak red nedenleri, işaretin özelliğinden kaynaklandıkları için bunlardan feragat söz konusu olamaz.
Genel olarak bu engele takılan işaretler başka bir kişiye ait oldukları için değil; ayırt etme gücüne sahip olmadıkları veya herkesin kullanımına açık olduklarından marka olarak tescil ettirilemez.
Marka başvurusu, SMK m. 11'de belirtilen şekli şarları taşıması halinde, alındığı tarih, saat, dakika itibariyle kesinleşir. Şekli incelemeden sonra markanın esas bakımından mutlak red nedenleri yönünden incelemesine geçilir. Mutlak red nedenlerinin tespiti halinde de başkaca bir inceleme yapılmadan başvurunun, kapsamındaki mal veya hizmetler yönünden kısmen ya da tamamen reddine karar verilir. Başvurunun kabulü halinde SMK m.16/2 uyarınca başvuru Bültende yayımlanır ve üçüncü kişiler yayımdan sonra 5. maddenin ç endi dışında diğer bentler nedeniyle tescil edilemeyeceğine ilişkin görüşlerini, ilgili kişiler de marka başvurusunun yayımından itibaren iki ay içerisinde SMK m. 5 veya 6 kapsamında itirazlarını Kuruma sunabilir. Bu Şekilde, mutlak red nedeni bulunmasına rağmen kabul edilen başvuruların tescil edilmesi engellenir. İlgililerin mutlak red nedenleri yönünden yaptıkları itiraz bakımından feragat hak ve yetkileri bulunmamaktadır.
SMK 'da mutlak red nedenleri sınırlı sayıda sayılmıştır.
1. Soyut Ayırt Ediciliği Olmayan işaretler
SMK m.5/1-a uyarınca, 4.madde kapsamında marka olamayacak işaretler tescil edilemez. Bir işaretin 4. madde anlamında soyut ayırt ediciliği yoksa, bu işaret sonradan kullanım yoluyla da ayırt edicilik kazanamaz. Hiçbir marka ve hizmet grubu için marka olamaz. Buna karşılık tek renk, tek harf veya rakam gibi bazı işaretler başlangıçta ayırt ediciliği bulunmamakla birlikte kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanabilir.
2. Somut Ayırt Ediciliği Olmayan İşaretler
SMK m.5/1-b uyarınca herhangi bir ayırt ediciliğe sahip olmayan işaretler tescil edilemez. Bu maddede somut ayırt ediciliği niteliği bulunmayan işaretlerin tescil edilemeyeceği düzenlenmek istenmiştir. Ancak bu bendin ''tescil ettirilmek istenen mal veya hizmetler bakımından herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler'' şeklinde ifade edilmesi daha aydınlatıcı olurdu. Tek bir harf ya da rakam kural olarak tek başına ayırt etme gücüne sahip olmadığı için marka olarak tescil edilemez. Ancak istisnai olarak tek bir harf ya da sayı tescil edilmeden önce yoğun fiili kullanım sayesinde ayırt edici güç kazanmış ise marka olarak tescil edilebilir. Ancak bu tür işaretleri içeren marka başvuruları SMK m.5/1-a soyut ayırt edici özelliğe sahip olmamak) uyarınca değil SMK m.5/1-b (somut ayırt ediciliği olmayan) uyarınca reddedilmelidir.
3. Tasviri İşaretler
Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler marka olarak tescil edilemez. (SMK 5/1-e) bu hükümle koruma altına alınmak istenen temel gaye ilgili sektörde faaliyet gösteren herkesin kullanımına açık olması gereken tasviri yani tanımlayıcı işaretlerin bir şahsın inhisarına verilmesinin önüne geçerek kamu yararını gözetmektir. Bu işaretlerin bir şahsın tekeline verilmesi, rekabet imkanının haksız biçimde sınırlandırılmasına yol açar. Ancak burada belirtmek gerekir ki; bir işaretin SMK 5/1-c kapsamına girmesi için, mal veya hizmetin karakteristik bir özelliğini, vasfını, amacını, coğrafi kaynağını ya da diğer karakteristik özelliklerini hiçbir özel zihni çabaya mahal bırakmadan, derhal düşündürmesi gerekir. Yani bir işaret, tescil edileceği mal veya hizmetle ilgili doğrudan değil de, üstü kapalı bir tarzda veya dolaylı bir şekilde bildirimde bulunuyorsa, bu işaret artık tasviri işaret kabul edilmemelidir.
Coğrafi bir yer adını içeren işaretlerin marka olarak tescil edilip edilemeyeceği hususunda karar verilirken coğrafi yer adı ile tescili talep edilen mal veya hizmetler arasında ilgili kesimin zihninde malın üretim yeri, hizmetlerin sağlandığı yer veya herhangi bir diğer ilişkilendirme bulunup bulunmadığına bakılır. Ayrıca coğrafi yerin ilgili mal ve hizmetler bakımından bilinir veya ünlü olup olmadığı, bu bağlamda tüketicilerin satın alma tercihlerini etkileyecek olumlu bir algı yaratıp yaratmadığı da tespit edilmelidir.
Eğer o yer, mal veya hizmet ile özleşmediyse o coğrafi kaynak konusunda insanları yanıltmıyorsa tescil edilebilir.
İki tasviri sözcüğün birleşmesiyle oluşan bir markanın tasviri nitelikte olup olmadığının değerlendirilmesinde, işaretin bir bütün olarak verdiği anlam esas alınmalıdır. Tasviri sözcüklerin oluşturduğu ibare bir bütün olarak da tasviri izlenim bırakıyorsa tescil edilmemelidir. Buna karşılık tasviri sözcüklerin birleşmesi ile farklı bir anlam çıkıyorsa, bu işaretin tescili mümkün olmalıdır. Ayrıca şu hususa değinmekte de fayda görüyoruz ki; Ülkemizde yaygın olarak bilinen yabancı bir dilde tanımlayıcı anlamı olan işaretler de SMK 5/1-c kapsamında değerlendirilmelidir.
4. Aynı veya Ayırt Edilemeyecek Kadar Benzer İşaretler
SMK 5/1-ç uyarınca ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler ifadesi, markalar arasındaki benzerliğin iltibasa yol açıp açmayacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olduğu halleri kapsamaktadır. Bu konuda yapılacak olan değerlendirmenin SMK 6/1-a anlamında ''karıştırılma ihtimali'' kavramını da kapsayacak şekilde genişletilmemesi gerekir. Nitekim bu şekilde genişletilmesi nispi red nedeni sayılacak, mahkemece re'sen incelemeye alınmayacaktır. Burada değerlendirme yapılırken dikkate alınması gereken bir husus da, mutlak red sebebi için işaretlerin aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması yeterli kalmamaktadır. Bununla birlikte mal veya hizmetinde aynı veya aynı türden olması gerekir. Mal veya hizmetlerin aynı tür olup olmadığının tespiti yapılırken Nis Sınıflandırma Sisteminden yararlanılabilir.
Burada bir istisnai hale değinmek gerekir ki, SMK 5/3 hükmü uyarınca, bir marka başvurusu, önceki marka sahibinin başvurunun tesciline açıkça muvafakat ettiğini gösteren noter onaylı belgenin Türk Patent'e sunulması halinde 1. fıkranın (ç) bendine göre reddedilemez. Bu düzenleme ile markanın tekliği ilkesinden vazgeçilmiştir.
5. Ticaret Alanındaki Herkes Tarafından Kullanılan veya belirli Bir Meslek, Sanat veya Ticaret Erbabını Ayırt Etmeye Yarayan İşaretler
SMK 5/1-d maddesi ile düzenleme altına alınmış bu tasviri işaretlerin tek başına veya esas unsur olarak tescili mümkün olmamakla birlikte, ayırt edici nitelikteki bir başka ibareyle birlikte tali unsur olarak tescili mümkündür.
6. Malın Şeklini veya Mala Asli Değerini Veren Şekli İçeren İşaretler
Malın doğası gereği ortaya çıkan şeklini ya da başka bir özelliğini veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya asli değerini veren şekli ya da başka bir özelliğini ''münhasıran'' içeren işaretler tescil edilemez. Bu husus SMK 5/1-e 'de düzenlenmiştir. Bu hükümle koruma altına alınan asıl gaye malın özgün yapısından kaynaklanan, teknik olarak zorunlu olan ve mala asli değerini veren biçimsel özellikler bir kişi lehine marka olarak tescil edildiğinde, rakiplerin ürünlerine biçim verme özgürlüğü önemli ölçüde sınırlanmasının önüne geçmektir. Malın özgün doğal yapısından ortaya çıkan şekil ile kastedilen, malın cinsini veya bu cinse ait özelliklerini gösteren şekillerdir. Buna karşılık, malın özgün bir tasarım ürünü olan üç boyutlu şekli, marka olarak tescil edilebilir. SMK 5/1- e bendinde yer alan, ''teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan biçim '' ifadesi geniş yorumlanmalıdır. teknik bir yarar sağlayan veya teknik bir amaca hizmet eden bütün üç boyutlu şekillerin 5/1-e bendi gereğince tescil başvurusu reddedilmelidir. Marka olarak seçilen üç boyutlu biçim ,teknik sonucu elde etmeyi sağlayan tek şekil olmamakla birlikte, teknik bir yarar sağlıyorsa bu marka başvurusu da reddedilmelidir. Zira teknik amacın gerçekleştirilmesi için başka alternatiflerin mevcut olması halinde, tescil engeli uygulanmaz ise, rakiplerin ürün geliştirme alanı kısıtlanmış olacaktır.
''mala asli değerini veren şekil'' ibaresi ile, malın değerini önemli ölçüde artıran mal biçimleri kastedilmektedir. Bu nedenle malın kullanım amacını kolaylaştıran veya kullanım süresini uzatan mal biçimleri, kural olarak malın değerini önemli ölçüde artırdığından tescil edilemez. ancak mala asli değerini veren şeklin teknik boyutta olması gerekmektedir. Bu nedenle malın dış yüzeyinde bulunan dekor veya desenler bu kapsamda değerlendirilmemektedir.
Her ne kadar SMK 5/1-e hükmü malın biçiminden söz etmiş ise de, kanaatimizce malın ambalajı da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Özellikle malın ayrılmaz bir parçası olan ambalajlar, sıradan bir biçime sahipse herkesin kullanımına açık olmalıdır. Zira malın dış yüzeyini oluşturana ambalajlar malın biçiminden ayrı tutulamaz.
Nesnel ve işlevsel olarak malın parçası haline gelmemekle birlikte, piyasada genellikle kullanılan, sıradan bir biçime sahip ambalajlar da marka korumasından yararlanmamalıdır. Zira rakiplerin ve tüketicilerin, mal biçimlerinde olduğu gibi, ambalaj biçimlerinin serbest kalmasında da büyük menfaati vardır.
7. Halkı Yanıltıcı İşaretler
SMK 5/1-f uyarınca düzenlenen başvuru konusu işaretin bu hüküm kapsamında değerlendirilebilmesi için, işaretin ortalama algılama seviyesine sahip tüketiciyi yanıltıcı nitelikte olması yeterli olup başvuru sahibinin yanıltma kastıyla hareket etmesi gerekli değildir. Ancak bir işaretin halkı yanıltıcı nitelikte olup olmadığı çoğu zaman başvuru sürecinde anlaşılamamaktadır. Bu nedenle halkı yanıltıcı işaretler daha çok hükümsüzlük konusu olarak karşımıza çıkar.
8. Paris Sözleşmesine mükerrer 6. maddesine Göre reddedilecek İşaretler
Paris sözleşmesini imzalayan devletlere ait arma,bayrak ve diğer resmi işaretler yetkili mercilerden izin alınmadan marka olarak tescil edilemez (SMK 5/1-g)
9. Kamuya Mal olmuş İşaretler
Paris sözleşmesinin 2.mükerrer 6. maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler de tescil edilemez. (SMK 5/1-ğ)
10. Dini Değerleri veya Sembolleri İçeren İşaretler
SMK 5./1-h bendi ile herhangi bir dine ait değer ve sembollerin marka olarak tescili yasaklanmıştır. Söz konusu değer ve semboller tescil edinmek istenen işarette tali unsur olarak bulunsa bile tescil edilmemesi gerekmektedir.
11. Kamu Düzenine veya Genel Ahlaka Aykırı İşaretler
Bir işaretin SMK 5/1-ı anlamında kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı olup olmadığının değerlendirilmesinde başvuru sahibinin amacına bakılmaz. İşaretin bizzat kendisinin objektif olarak kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı olması yeterlidir.
12. Tescilli Coğrafi İşaretten Oluşan ya da Tescilli Coğrafi İşaret İçeren İşaretler
SMK 5/1-i bendi ile müstakil bir sınai mülkiyet hakkı olan coğrafi işaretlerin korunması amaçlanmıştır. Doktrindeki bazı görüşlere göre bu mutlak red nedeninin diğer sınai mülkiyet hakları gibi nispi red nedenleri arasında düzenlenmesinin daha uygun olduğu görüşündedir. Ancak diğer sınai mülkiyet haklarından farklı olarak coğrafi işaretler üzerindeki haklar bireysel olmayıp, kolektif nitelik taşır. Dolayısıyla bu işaretler yöresel, bölgesel hatta ülkesel niteliğe haizdir ve diğer haklara nazaran kamu menfaatini daha fazla ilgilendirmektedir. Belirtmek gerekir ki tescilli coğrafi işaretin sadece esas unsur olarak değil tali unsuru olarak yer aldığı işaretler de marka olarak tescil edilemez.
Mutlak Red Nedenlerine İlişkin istisnalar da Sınai Mülkiyet Kanunu’nda düzenlenen bir husustur. SMK 5/2 ‘ye göre; Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili SMK 5/1-b),c), d) bendine göre reddedilemez. Burada dikkat edilmesi gereken temel husus, başvuru konusu mal veya hizmetlerin başvuru tarihinden önce kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmış olmasıdır. Ancak bir işaretin başlangıçta soyut ayırt edici niteliği yoksa sonradan kullanım yoluyla da ayırt edici nitelik kazanması mümkün değildir. SMK 5/2 uyarınca markanın kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanmış olması gereken anı da markanın tescil tarihi değil, marka başvuru tarihi esas alınmıştır. Bununla birlikte ‘’kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanma’’ kavramı, ticaret hayatında kendisini kabul ettirmiş, kendisine bağlamış, kendisini onunla tanıtmış olma anlamına gelir. Başlangıçta ayırt edici niteliği bulunmayan bir işaret, fiili kullanım sonucunda tüketiciler ve piyasadaki ilgili aktörler tarafından bir işletmenin markası olarak algılanır hale gelmektedir. SMK 5/2’de her ne kadar açıkça ifade edilmemiş ise de, başlangıçta somut ayırt edici niteliği olmayan bir işaretin kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanabilmesi için, kullanım markasal olmalıdır. Zira bu işaret ancak bu şekilde tüketiciler tarafından marka olarak algılanabilir. Bir işaretin kullanım sonucunda ilgili çevrede bağımsız bir güç kazanmış olup olmadığının tespiti objektif kriterlere göre yapılmalıdır. Bu kapsamda başvuru konusu işaretin kullanım süresi, kullanılan coğrafi alan, reklam ve tanıtım harcamaları, işaretin kullanıldığı mal ve hizmetlerden elde edilen ciro, pazar ve markanın kullanımına ilişkin yaptırılan piyasa araştırmaları sonuçları dikkate alınmalıdır. Ayrıca bir işaretin marka olarak tescili ulusal düzeyde koruma sağladığından, ayırt edici niteliğinde ulusal düzeyde kazanılması gerekir. Ancak toplumun sadece belirli bir kesimine hitap eden mal veya hizmet için tescil edilecek işaretlerin sadece bu kesimde ayırt edicilik kazanması yeterlidir.
Fikri mülkiyet hukuku avukatı ile online görüşme randevusu almak için aşağıdaki butona tıklayabilirsiniz!
"Faydalı Model Hakkı Nedir?" yazımızı okumayı unutmayın!
Comments