Mevcut bazı markaların piyasa koşullarında yaygınlaşmasıyla beraberinde adları tüm ürün grupları açısından belirleyici, tanımlayıcı olarak bir anlam ifade etmeye başlamaktadır. Örnek verilirse eğer; aspirin, gırgır, jilet vb. gibi ürünler günlük yaşantımızda sıkça karşımıza çıkan kelimelerdir. Dolayısıyla, bu gibi kavramlar JENERİK MARKA örneğini oluşturmaktadır.
Jenerik marka türünde olan ürünler özellikle bir buluşa dayanmakta ve oldukça yaygın görülmektedir.
Markanın haklarını koruyan en önemli unsur Tescildir. Fakat bir markanın jenerik haline gelmesi sürecinden sonra da tescil hakkı markayı koruma hususunda yeterli gelmeyebilmektedir. Çünkü piyasa koşullarında marka adıyla beraber söz konusu olan ürün grubu/grupları iç içe geçmiş olmakta ve ayrılması da pek mümkün olamamaktadır.
Bu nedenlerle beraberinde markanın meydana geldiği andan itibaren başlayarak söz konusu olan markanın diğer marka çeşitlerinden ayrılabilmesi için tescil ile beraberinde söz konusu hakların korunması zarureti bulunmaktadır. Bu koruma da tescil ile birlikte mümkün olmaktadır.
Markanın jenerik olma durumuna gelmesinde birincil olarak ayırt edicilik özelliği olan bir markanın zaman itibarıyla bu niteliğini kaybetmesiyle söz konusu olmaktadır.
10.01.2017 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş olan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 26/1-b maddesi uyarınca marka sahibi şahsın davranışları itibarıyla markanın jenerik (yaygın ad) durumuna gelmesi bir İPTAL NEDENİ olarak düzenlenmiş ve hüküm altına alınmıştır.
İlk başta ayırt edicilik niteliğine haiz olan bir işaretin zamanla kullanım sonucunda jenerik yani yaygın bir hale gelmesi itibarıyla marka tescil başvurusunun reddi ya da tescillenmiş olan bir markanın iptali ile beraberinde marka sahibinin böyle bir neticenin meydana gelmemesi için bir çaba sarf etmediğini göstermiş olmasıyla jenerik, yaygın ad durumuna gelmesi gerekmektedir.
Herhangi bir uyuşmazlığın söz konusu olması durumunda markaya söz konusu olan ürünün ya da jeneriğin marka sahibinin, olumlu ya da olumsuz bir davranışı neticesi meydana gelmemesi gerekmekte ve hükümsüzlüğüne ilişkin olaraktan bir karar verilmemesi gerekir.
Yani uyuşmazlığın söz konusu olması hâlinde marka sahibinin markasının ayırt edicilik özelliğinin kaybolmaması amacıyla gerekli olan önlemleri ve yükümlülükleri aldığı veyahut almadığı hususunda mahkeme tarafından belirlenmesi zorunlu bir unsurdur.
Keza marka sahibinin davranışları neticesinde markanın kullanılmış olduğu yönünde mal ya da hizmetler unsurlarında jenerik (yaygın ad) durumuna gelmesinin anlaşılması hususunda bu kapsamda markanın iptali söz konusu olabilecektir.
Diğer önemli bir husus ise bir markanın jenerik bir duruma gelmesi kapsamında markanın hakları itibarıyla SMK’nın 26. maddesi uyarınca bir iptal davası açılması farklı iki unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Keza söz konusu olan markanın jenerik bir duruma gelmesi nedeniyle beraberinde iptal edilmesi konusunda marka artık serbest işaret duruma gelebilmekte ve toplumda bulunan herkes tarafından kullanılabilmektedir. Fakat bu hususta bir marka olarak tekrardan tescil hakkı da mümkün olamamaktadır.
Buna istinaden markanın jenerik bir duruma gelmesi hususunda marka sahibinin olumlu ya da olumsuz bir davranışı neticesi meydana gelmemiş ise söz konusu olan bu markanın iptaline yönelik olarak bir karar verilmeyecek; markanın jenerik (yaygın ad) olmasında bile marka sahibinin bu markayı kullanabilmesi söz konusu olacaktır.
Dolayısıyla netice itibarıyla marka sahibinin tutum ve davranışlarından ötürü bir durum ortaya çıkmamışsa marka jenerik bir hâle gelse bile kullanılmaya devam edilmesi söz konusu olacaktır.
Diğer bir ifade ile tescilli bulunan bir malın veyahut hizmetin sınıfı için jenerik bir duruma gelen söz konusu olan marka, o sınıflar açısından ayırt edicilik özelliğini kaybetmesiyle, vasıf bildirici ya da tanımlayıcı bir duruma geleceğinden, artık marka şeklinde olarak yeniden bir tescil unsuru mümkün olamayacaktır.
Önemli bir ifade teşkil eden bir unsur ise söz konusu olan bir markanın jenerik/yaygın ad hâline gelmesi durumunda markanın sahibi tarafından dâhi bile aynı işaret için aynı sınıflarda YENİDEN YENİ BİR MARKA BAŞVURUSUNDA BULUNULMASI MÜMKÜN OLMAYACAKTIR.
Sonuç itibarıyla herhangi bir markanın jenerik bir hâle gelmesi durumunda iptali istenebilmesi için birincil olarak mahkeme tarafından söz konusu olan markanın ürün ya da hizmetlerde jenerik hâline geldiğinin veyahut gelmediğinin tespiti gereklidir.
İkincil olarak bu hususta markaya yönelik olarak marka sahibinin tutum ve davranışlarından ötürü gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Marka sahibi ilgili olan markasına yönelik olarak markanın sözlüklerde, kılavuzlarda vs. gibi gösterilmesine ilişkin olarak sessiz kalmış ya da herkes tarafından kullanılmasına göz yumduğu takdirde markanın iptaline karar verilebilmektedir.
Göz yumduğu unsurları; ihtarname göndermemesi, dava açmamış olması, hukuki olarak haklarını kullanmamış olması vs. gibi söz konusu hâllerinde markanın iptaline karar verilebilmektedir.
Bu gibi unsurlarla beraberinde markanın iptalinin beraberinde, söz konusu olan markanın yenilenmemesi ve netice olarak tesciline ilişkin bir imkân tanınmamaktadır.
Açıklanan bu ifadeler neticesinde jenerik (yaygın ad) unsurunu ve bu kapsamda markaların jenerik, yaygın ad hâline gelmesi durumunu ele almış olduk.
Fikri Mülkiyet Hukuku hakkında "Telif Hakkı, Eser, Eser Sahipliği ve Telif Hakkı Sözleşmesi" ve benzeri konulardaki içeriklere ulaşmak ve Fikri Mülkiyet Hukuku Avukatı ile online görüşme ayarlamak için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz!
Opmerkingen